31 Mart 2016 Perşembe

Kitap Alışverişi #7

Vicdan azabı dolu bir alışveriş daha. Ben bunun yarısı kadar kitap alacaktım aslında. Kendimi durduramıyorum artık. Neyse.
İdefix ve D&R'dan aldım kitaplarımı. Zaten şu D&R indirimi bitmeli artık yoksa gir, çık tüm kitapları alacağım.


Ben, Earl ve Ölen Kız filmini merak ettiğim bir kitap aslında yani ben sonradan kitabı olduğunu öğrendim. Doğrusu bu. :D 
Ejderha Bakıcısı Kronik Okur'da gördüğüm bir kitap. Ejderhalı bir şeyler okuma fikri hoşuma gitti ve şu an bunu okuyorum. Şimdiye kadar da çok sevdim. 5 kitap 4 yan kitap şeklinde başka bir yayınevi çıkartmış ve Pegasus tekrar basıyor. Umarım çok bekletmezler ya da yarım kalmaz. 
Akıl Çıkmazı Mara Dyer 3. Aslında bu seri hakkında endişelerim var çünkü beğenen kitle kadar beğenmeyen kitle de var ve ben ilk kitabı okumadan 3'ü aldım ama yani zaten seri yarım bırakmayı sevmiyorum yine de düzgün bir araştırma yapmadan kitap almamak lazımdı.
Anansi Çocukları'nın indirimde olmasının güzelliğinin harikalığı. Neil Gaiman kitaplarını alma gayretimi fark etmeyen galiba yok. Ama yani bu adamın hiçbir kitabının kötü olmayacağından emin olduğum içindir. Gönlümün ikinci efendisi. :D
Cesur Yeni Dünya D&R indirimden. Birinde gördüm ama hatırlamıyorum. 
Endgame yıllar önce dikkatimi çekiyordu aslında ama ben alamadan böyle bir kitap olduğunu unuttum. :D 
Bir Buçuk Abartı Ecmel'in youtube kanalında gördüğüm bir kitap. İçinde çizimler falan var ve göz gezdirdiğim kadarıyla çok güzel. Şu an kardeşim okuyor, elimdeki kitap bitince buna başlayabilirim. 
Harry Potter biriktirmeye devam. Başlamak istiyorum ama hepsi birikmeden dokunmayacağıma söz verdim. 
Fantastik Işık huhhuuu. Diskdünya maceramıza devam ediyoruz. Rincewind'ı özledim ya. 
Şimdiki Çocuklar Harika'yı Dr. Coffee'de gördüm. Başka baskısı vardı bende ama bunu almak istedim içinde çizimler falan da var.
Sineklerin Tanrısı artık klasiklere yöneldiğimin işareti arkadaşlar. Bu açıdan her siparişimde bir Türk bir yabancı yazar atayım dedim ama bakalım umarım hayaller hayatlar olmaz. 
İşte böyle. Bir ay almayacağım. Gerçekten. İnanıyorum kendime. 

30 Mart 2016 Çarşamba

Kitap Yorumu: Altın Oğul (Kızıl İsyan 2)

Kitap 10 dakika önce bitti ve şoktayım. -bu postu yayınlamayı unuttuğum gerçeği, asıl tarihi 13 Mart :D -Bu serinin devam kitabının böyle olacağını hiç düşünmemiştim.
Gerçekten nasıl bu kadar iyiydi bilmiyorum. Her an bir şeyler oldu, her an. Aslında bir süre olayları takip etmek beni yordu ama bu bence eksi bir durum değildi.


Kitabı övmeden önce beni rahatsız eden birkaç duruma değinmek istiyorum öncelikle. Şimdi her an bir olay oldu, heyecan ve tempo hiç düşmedi, şimdi ne olacak dedim durdum ama zafer sonrasında hep bir yenilgi getirdi. Yani ben bunun yerine büyük bir yenilgiden sonra büyük bir zaferi okuyarak kitabı kapatmak isterdim. Ama o sonla üçüncü kitabı deli gibi merak etmemizi isteyen yazar tabi ki böyle bir şey yapmamış. Doğru düzgün sevinemedim bile kesin bir şey olacak diye.
Ama bunu bir kenara koyarsam, gerçekten sürekli bir savaş hali, sürekli bir yine başlıyoruz havası. Yani ben bu kadar tempolu bir kitap daha okuduğumu hatırlamıyorum.
O kadar zekice kurgulanmış ki. Açlık Oyunları'yla alakası bile yoktu ayrıca ikinci kitabın.
Darrow'u sevdim ama zaman zaman onun da kibrinden gerçeği görmediği anlar oldu. İster istemez sinirleniyorsunuz. :D
Üçüncü kitap için beklentim uzayda falan şu an. Böyle bir devam kitabından sonra olması gerektiği gibi olur umarım.
Bir de çok karakter öldü ya. Tamam yani savaş halinde herkes ölebilir ama ne bileyim, harcanmaması gereken karakterler vardı bence.


Bahsedersem spoiler olur ama fazla çaktırmadan bahsetmem gerekirse, kitap 3 yıl sonradan başlıyor. İşte Darrow ilk zamanlar işin siyasi kısmında falan. Ares'le de bağlantı kuramıyor. İpi eline almak zorunda kalıyor ama biz genelde o ipin eline nasıl doladığını okuyoruz. :D
Sevro kadar harika bir karakter yok! Gerçekten birinci kitapta da sevmiştim ama bu kitapta favorimdi.
Sanırım Kısrak, son zamanlarda okuduğum kadın karakterler arasında birinci numaram.
Ama o sonla beni hayrete düşüren bir karakter var ki, yazara kocaman bir aşk olsun.
Gerçekten almalısınız, okumalısınız, devam ettirmelisiniz.

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5 

Sürekleyici/Akıcı olma (%45): 5/5

Çeviri ve baskı kalitesi (%5) : 5/5 

Orijinal İsim (%10): 5/5

Güzel Kapak (%5): 5/5

Puan: 5

26 Mart 2016 Cumartesi

Kitap Yorumu: Komik Bir Hikaye

Yine bir kitap yorumuyla merhabalar blogdaşlar. Ya gerçekten bir şeylere vakit ayıramadığıma inanamıyorum. Sorsanız ne yaptığımı ben de bilmiyorum ama inanın şu 24 saat bana yetmiyor.
Bu kitabı 2 hafta kadar önce okudum ve ancak şimdi yazabiliyorum. Kitabı beğendim. Eğlenceliydi.
Ama başlarda beni biraz sarmadığını itiraf etmek zorundayım. Olaylar başta biraz yavaş ilerledi, oraları okumak da güzeldi ama kendine bağlayan bir yanı yoktu.


Burada Craig isimli, 15 yaşında bir karakterin hayatının ufak bir kısmına misafir oluyoruz. 
Hepimiz bu yaşların ergenlik hormonlarının yükselmekte olduğu zamanlar olduğunu biliyoruz. Eh, Craig'de bundan nasibini alıyor. 
Ama onun olayı biraz farklı. Son yıllarını ünlü ve başarılı bir liseye girebilmek için sadece dersle harcamış. Sonunda ise okula girmeyi başarıyor ancak bu sefer de kendini amaçsız buluyor. Derslerin hızına yetişemiyor, dahası bunun için ekstrem bir çabası da yok. Üstelik en yakın arkadaşı çalışmadan başarılı olanlardan ve çok güzel bir sevgilisi var. Yalnız şunu da belirtmeliyim ki aldığı en düşük not 93 ve bu çocuk kendini tembel hissediyor. Biz n'apalım? Ölelim mi?
Neyse... Bunlar üst üste gelince Craig psikolojik anlamda bir çöküş yaşıyor. Tüm bu süreci okumak, nasıl desem biraz yavaş geldi bana. Yani nasıl hissettiğini anlatması falan güzeldi.
Aslında nasıl hissettiğini çok iyi aktarmış yazar. Çapa, çark, dokungaçlar falan Craig tarzı tanımlamalar çok tatlıydı. 
Klinik sahneleri çok güzeldi ama. İşte kitap şimdi başlıyor diyorsunuz. Orada okuduğunuz abartısız her karakteri seviyorsunuz. Gerçekten orada zaman geçiresiniz geliyor! Birçok yerde güldüm, eğlendim, çok iyiydiler ya.
Filmini de izlemeyi planlıyorum ama umarım planlamakla kalmam :D 


Sadece okuduğum ya da izlediğim hemen hemen bütüm kitap, dizi, film fark etmez, psikolog-psikiyatri olayı çok faydasız gösteriliyor. Mesleğime hakaret görüyorum bunu :D Tabi ki Craig için faydasını okuduğumuz bir kitaptı bu ama sonralara doğru olduğunu kabul etmek zorundayım. Veee psikologunun adı da Minerva'ydı. Kalbimden vurdu yazar beni. :D
Bunaldığınız zaman kaçmak isteyeceğiniz bir kitap. Aslında problem olarak gördüğümüz şeyleri tekrar gözden geçirmemizi sağlayabilir. En azından o hafta için bunu düşündüm diyebilirim. 
Bence okunmalı ve kitaplıkta olmalı. :)

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5 
Genç bir insan bunalımı. :D

Sürekleyici/Akıcı olma (%45): 4/5
Başlarda biraz okuyucuyu hapsetme gücünün zayıf olduğunu düşündüğüm için.

Çeviri ve baskı kalitesi (%5) : 5/5 

Orijinal İsim (%10): 5/5

Güzel Kapak (%5): 5/5

Puan: 4.20

15 Mart 2016 Salı

Kitap Alışverişi #6

Her seferinde daha az kitap alacağımı söylüyorum kendime ama başaramıyorum. Bunlar hep indirim yüzünden. Okuoku çok güzel bir indirim kampanyasına devam ediyor şu an. Aynı zamanda birçok online satıcıda YKY indirimde. Dedim kendime bu son olsun, bir daha 5'i geçmeyecek ama bakalım.
Okumadığım bir sürü kitap oldu. Bu arada okuoku bu sefer onayımı aldı. Kitaplar hasarsız geldi ve yeni bir yanlış kitap vakası yaşamadım. :D Tabi ayraçları demiyorum bile.


Neil Gaiman hayranlığımdan bahsetmeme gerek var mı? Bu kitap hikayelerin birleşiminden oluşuyor. Sherlock Holmes'un olduğu ilk bölümü okudum sadece ve zaman zaman açıp birer hikaye okurum diyerek kitaplığımda tutuyorum. Bunu  Evrensel'den aldım. %25 indirim yaptılar. Zaten Evrensel %25 indirim uyguluyor her kitapta. Yeni bir kitap getirmelerini istedim ama son olaylardan sonra Kızılay'a gitmeye korkuyorum o da bir ayrı. Neyse.
Siyah, Çember Serisi'nin ilk kitabı. Bende Yeşil vardı ve yazara göre ilk kitabı da son kitabı da yapılabilir ama ben onu son kitabı olarak kenara koymuştum. Metro altında ufak bir fuar vardı ve oradan 8 liraya aldım. Tabi alırken kontrol etmemişim biraz hasarlı ama yapacak bir şey yok.
Çöküş ve Yükseliş, Grisha Serisi'nin son kitabı. Favorim olmayan bir seri ama kendi alanında güzel. Aynı fuardan 8 liraya aldım.
İyi Kız merak ettiğim bir kitap. Aslında çok fantastik/bilim kurgu okursam kaçamak olsun diye böyle kitapları alıyorum daha çok. :D
Tersyüz ve Yağmurla Gelen Mutluluk yine aynı şekilde kaçamak kitaplarım. Yağmurla Gelen Mutluluk önce Betül'ün sonra Kronik Okur'un övmesiyle son anda eklediğim bir kitaptı. Beğenirim diye düşünüyorum.
Hamlet D&R'dan. Böyle şeyler okumalıyım artık. Biraz eziyet gibi geliyor ama aşmam lazım. :D
Harry Potter yeni baskıları! Harika ya. Yeni baskıları biriktirmek adına 3 tane ile açılışı yaptım. Her alışverişte bir bir eklerim diye düşünüyorum.
Okuoku'da bu ay, Ay Günlüğü Serisi'nin olmadığı tek bir sipariş yoktur eminim. Hatta insanları kandıran seri de bu! :D Ama çok merak ediyorum çünkü masal kahramanlarının farklı versiyonlarını okuyormuşuz.
Tolkien biriktirme zamanı! Arkadaşımdan okudum aslında ama kitaplığımda olma zamanları geldi. Hobbit zaten vardı ama önce üçlemeyi sonra Silmarillion sonra da Hurin'in Çocuklarını sırayla almayı düşünüyorum. Bu arada bunu da Evrensel'den aldım.
Uçurtma Avcısı daha okumadığım için utandığım kitap. D&R'dan aldım. Aslında zamanı gelip geçen çok kitap var ama geç olsun güç olmasın onları da toplamaya başlıyorum.
Sissoylu 2 fotoğrafa eklemeyi unutmuşum ve bunu nasıl başardım bilmiyorum. :D Daha başlamadım bu seriye ama Brandon Sanderson yine nasıl bir dünya oluşturdu merak ediyorum.
İşte böyle arkadaşlar. Umuyorum ki bir sonraki alışverişte daha az kitapla dönüş yapacağım. O değil beni gerçekten zorluyor maddi anlamda hala inat ediyorum ya. :D Neyse haydi hoşça kalın.

13 Mart 2016 Pazar

Kitap Yorumu: Kızıl Yükseliş (Kızıl İsyan 1)


Gündemde olan kitapların aldıklarım açısından çoğunun abartıldığını düşünüyorum. Ama bu kitap hak ediyor ya.
Öncelikle şunu demek istiyorum, Açlık Oyunları kopyası diyenler önce Açlık Oyunlarını sonra Kızıl Yükseliş'i bir kere daha okusun. Bir iki nokta benziyor diye bu kitabı kopya yapmaz.
Bence Kızıl Kraliçe'de Grisha Serisi'ne birkaç noktada benziyor. Kül renk sistemi olarak zaten birçok distopya ile aynı kaderi paylaşmakta. Uyumsuz, toplum yine bölünmüş durumda. Bu örnekler daha artar da gider.
Yani arkadaşlar, bence bu konuda bu kadar acımasız olmayın.


Burada da renk sistemi mevcut. Altınlar en yüksekte, kızıllar en altta olanlar. Altınlar yönetiyor, eziyor. Kızıllar eziliyor, madenlerde çalışıyorlar. Dünya mahvolmuş insanoğlu uzaya sıçramış. Tabi büyük bir isyan olmuş, karmaşa olmuş, altınlar fatihi gerçekleştirmiş ve düzeni kurmuşlar.
Ama sorun şu ki Kızıllar çalışmalarının karşılığını alacaklarını zannederken altınların bunu yapmak gibi bir niyetleri yok.
Gerçekten güç, para insanları bozuyor ya. Altınlar ne kadar gaddar, duygusuz, güce açsa; Kızıllar o kadar merhametli, sevgi dolu, vicdanlı. Darrow ana karakterimiz ve bir Kızıl. Madencilik zor çünkü patlamalar olabiliyor, hayati boyutta yanıklar olabiliyor, yılanlarla başa çıkmak zorunda kalabiliyorsun. Ama Darrow çocuklarının geleceğini kurtardığını düşünerek gözü görmeden yapıyor bunu. Ta ki birilerinin ona bütün bunların yalan olduğunu fısıldayacağı zamana kadar. 


Yazarın diline alışmak biraz zamanımı aldı ama sonra akıp gitti. Sakin başladı ama sonra sürekli bir olay içerisinde buldum kendimi. Darrow karakterini sevdim ama bazı durumlarda çok kızdım. Bunu da o durumlara yabancı olmasına bağlayarak puan kırmadım kendisinden. Sevro favorim ama. Öyle bir karakter daha yok. 
Bence kesinlikle kitaplıkta olmalı. Bu arada kitapta ağlayan birkaç arkadaşım vardı ( bkz. Betül ) gözlerim bile dolmadı, sorun bende mi acaba? :D
Bu arada Pegasus yine harika bir iş çıkarmış. Cilt gerçekten çok güzel. Kapağı da sevdim ben.

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5 
Renk sisteminden dolayı kırıyorum.

Sürekleyici/Akıcı olma (%45): 5/5

Çeviri ve baskı kalitesi (%5) : 5/5 

Orijinal İsim (%10): 5/5

Güzel Kapak (%5): 5/5

Puan: 4.65

10 Mart 2016 Perşembe

Mim: Kişisel Blog Yazarları Ne Düşünüyor?

Şimdi beni bu mime dahil eden blog arkadaşlarım Kore Fenomeni, Bi Poşet Kitap, Kalem Kuklası, Şiirsel Hisler. Eklemediğim varsa lütfen yorumda belirtsin çünkü mimleyen çok ama kimse link bırakmadı ben de takip edemedim :D
Çook teşekkür ederim ve çokça sevgiler hepinize de. Çok harika bloggerlar. Mutlaka uğrayın.
Başlayalım.


1) Yakın çevrenizdeki insanlara blogunuzdan bahsediyor musunuz?
Ailem ve arkadaşlarım biliyor. Yeni okulumdaki arkadaşlarım da sadece var olduğunu biliyor ama onlara ismini vermedim. Bilmelerine gerek yok. :D Bir ablam takip ediyor o yüzden yazdıklarıma dikkat etmek zorundayım ehehe :D Arkadaşlarımdan da sadece Amaril bakıyor. Yani zaten genel anlamda kitaplar üzerine yoğunlaştığım için, çevremdeki herkese ilginç gelmiyor olabilir. Ablam da kitap yorumlarım için bakıyor zaten.

2) Neden blog yazıyorsunuz?
Öncelikle takip ettiğim bloglar vardı, kitap yorumları özellikle çok hoşuma gitti ve dedim ki orası benim için bir arşiv olur. Böylelikle okuduğum ve izlediğim şeyleri unuttuysam kendime hatırlatabilirim. İnsanlarla fikir alışverişinde bulunabilirim.
Daha önce bir kere daha açtım ama sınav dönemimden dolayı kapatmak zorunda kalmıştım. İçimde de kalmıştı yani.

3) İlk yazınız ve son yazınız arasında nasıl bir fark var?
Aslında çok bir fark göremedim ben. Sadece, sanırım yeni yayınlarımda kendimi daha iyi ifade ediyor olabilirim. Bir de ilk zamanlar spoiler konusunda daha gevşektim ama şimdi o konuya da dikkat etmeye çalışıyorum. Sanırım böyle.

4) Blog yazmak normal yaşantınıza ne kattı?
İnsanın kendini ifade etme şekli ister istemez değişiyor. Açıkçası yazmak kadar okumak da insana çok şey katıyor.

5) Yakın arkadaşlarınıza blog yazmalarını önerir misiniz?
Amaril açıp kapatanlardan. Onda başarısız olunca başkasına baskı yapmadım. Bir de şu var, en azından kendim için, zaman zaman ilgi kaybı olabiliyor. Bazen 10 gün yazmıyorum ama sonra dönüyorum. Herkes bunu başaramadığından sanırım çok fazla ıssız blog var. Çevremdekiler de sıkılınca bırakacak izlenimi verdikleri için bir daha bu işe girmedim. :D

6) Hangi kaynaklardan ilham alıyorsunuz?
Ben buna pek ilham diyemiyorum. Sonuçta ne izlersem ya da okursam onu kendimce yorumluyorum. Ama dediğim gibi, okuduğumuz her blog bize bir şeyler katıyor.

7) Diğer blog sahipleriyle iyi iletişim kuruyor musunuz?
Bloguna gitmeyi, yazdıklarını okumayı, yorum bırakmayı ve aldığım cevapları okumayı seviyorum. Gerçekten herkes çok içten, çok samimi. Ama özel olarak iletişim kurmaya başlayalı daha 1 ay oldu ve pişmanım keşke daha önce yazsaydım, daha önce tanışsaydım diye. Ama şu da var, kimse de bana yazmadı 8 aydır. Ne zalimsiniz ulan. :D

8) Şikayetçi olduğunuz konular var mı?
Burada amaç takipçi yapmak değil, bir şeyler paylaşmak. Ama etkinlikten geldim diyen insanların birçoğu bir daha blogunuza uğramıyor. Takibe almak benim için problem değil ama blogunuz bana hitap etmiyorsa ben sizi takibe almak zorunda değilim. Bu zamana kadar hep döneceğimi söyledim ama bundan sonra o tarz yorumları yayınlamayı düşünmüyorum ve blog sahiplerine blog açma amaçlarının ne olduğunu sorgulamalarını istiyorum.
Bir diğeri, bu şikayetten ziyade öneri. Yeni ya da yalnız kalmış bloglara yardım etmemiz gerektiği. Blogumuzda tanıtabiliriz ya da onları mimlere dahil edebiliriz. Bu konuda Deep zaten başımızın tacı. Ben de elimden geldiğince mimlemeye çalışıyorum.

Bu kadar. Güzel bir mimdi. Ama sanırım birçok kişi yaptı. Yapmayanlara sesleniyorum, mimlisiniz!

8 Mart 2016 Salı

Kitap Yorumu: Kızıl Kraliçe

Kitap güzeldi. Aslında gerçekten sevdim. Heyecanlandırdı beni yani.
Sadece biraz şüpheye düşüren ve 'daha neler, kimse anlamadı mı şimdi?' dediğim kısımlar oldu ve bazı şeylere ihtimal vermemeyi tercih ettim. Okuyan herkes aynı şeyi hissedecek sanırım. Bunun sebebi de benim açımdan, karakterleri sevdiğim içindi.
Benim açımdan ufak bir eksiklik daha var o da seriyi Grisha Serisi'ne benzetmem. Aynısı değil tabi ki ama birkaç nokta ciddi anlamda benziyor bence. Yani bu tarz kitaplar o kadar çok çoğaldı ki bir yerden benzerlik olmak durumunda kalıyor.
Grisha Serisi'nden daha çok sevdim ben ama onu da belirteyim ve tekrarlıyorum hayati benzerlikler değiller. :D Seriyi devam ettirmeyi de düşünüyorum.


Olaylar Mare etrafında dönüyor ama ben başka bakış açıları da okumak isterdim açıkçası. Özellikle Maven. Sadece gördüğünüz kadarıyla bile onu anlamanız mümkün ama ondan da bir şeyler okumak isterdim.
Şimdi insanlar kanlarına göre sınıflandırılıyor. Gümüşler ve kızıllar. İşte gümüşler kanı gümüş rengi olanlar, kızıllar kırmızı. Gümüşler asil, kızıllar köle. Gümüşlerin doğaüstü güçleri var, kızıllar normal insan. Adaletsiz bir dünya yani, yine.
Renk sistemi son zamanlarda baya popüler ama bunun kanla birleştirilmesi bence güzel. Böyle başka bir seri varsa da ben bilmiyorum. Güç için gümüşler savaşa giriyor ve ön sahalara kızılları atıyorlar.
Herkes belli bir yaşa gelene kadar iş bulamazsa orduya katılmak zorunda. Tabi herkesin iş bulması da kolay bir şey değil.
Mare de bir işsiz en kızılından. Abileri orduya katılmak zorunda bırakılmış. Baba tekerlekli sandalyeye mahkum, savaşlar yüzünden.
Tabi bir de sefalet içinde yaşamaları var. Yani gümüşlere nefret beslemek için bolca sebepleri var.
Gümüşler de doğaüstü güçlerinden dolayı kendilerini tanrı ilan etmiş durumdalar ve çok da iyi idare ediyorlar. Bir noktaya kadar.
Mare'yi tetikleyen bir olay olacak ve sonunda sokakta Cal ile tanışacak ve bu Mare için hayal edilemez bir kapı açacak. Bir açıdan iyi ve bir açıdan kötü.


Sonrasında Mare'yi sarayda boyundan büyük işlere bulaşırken okuyoruz. Fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. Okuyarak öğrenseniz sizin için daha heyecanlı olur. Cal'i çok sevemedim. Yani sevdim ama böyle favori karakterim de olmadı şimdi. Maven'ı çok sevdim ve sanırım hala seviyorum.  Tabi sonlardan beni feci sinir etti ama bakalım neler olacak. Umarım sonraki kitapta onu okuma şansım olur. Mare gerçekten birçok açıdan cesur davrandı. Yani öyle aşırı sevdiğim bir karakter olmadı ama.
İşte böyle. Şu an 4 kitap olacak diye biliniyor ve bu ay yurt dışında 2.kitap çıktı. Umarım pegasus elini çabuk tutar. Bu arada, kapak ve cilt çok iyi ya! Bir de ayraç eklerlerse oh oh. :D


Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 4/5 

Sürekleyici/Akıcı olma (%45): 4/5

Çeviri ve baskı kalitesi (%5) : 5/5 

Orijinal İsim (%10): 5/5

Güzel Kapak (%5): 5/5

Puan: 4.20

2 Mart 2016 Çarşamba

Kitap Yorumu: Mucize

Bence herkesin bir Mucize'ye ihtiyacı var! Gerçekten, şu dönem birçok kitap okudum. Ama bana en çok dokunan Mucize oldu sanırım. Yani o kadar güzel şeylere değiniyor ki kitap, çok güzeldi. Nasıl anlatsam ki ya?


Öncelikle kitapta bakış açımız çok. Ben bunu sevdim açıkçası. Çünkü bu sayede August'un insanlar üzerindeki etkilerini okuma şansımız oldu. Zamanla değişen duyguları öğrenme şansımız oldu. Bu duyguları değiştirenin ne olduğunu öğrenme şansımız oldu.
Şimdi August yüzünde bir problemle doğmuş ve henüz on yaşında. Tabi bu yaşa gelene kadar da birçok ameliyat geçirmiş.
Tabi buna rağmen yüzü hala normal insanlar gibi değil. Kendisi bir kere çok sevgi dolu bir çocuk, çok anlayışlı bir çocuk. Hani öyle nazı, kaprisi yok. Ama annesi tarafından eğitilmiş bu yaşına kadar. Böyle olunca August insanlardan çok çekiniyor.
Anne de bunu yenmek için onun okula gitmesini istiyor ve buradan başlıyoruz.
Bir kere bence bu dünyada en acımasız varlıklar çocuklar. Çünkü sonunu düşünmeden hareket ettikleri için ve her duyguları saf olduğu kadar kini, nefreti, tiksintiyi de saf yaşadıkları için ve bunu belli etmekten de çekinmedikleri için bunu söylüyorum.
Okuduğunuz zaman kitapta, bu çok net görünen bir şey zaten.


Olivia, Jack, Summer, Miranda, Justin kitapta diğer okuduğumuz karakterler. Tüm karakterlere inmeyeceğim ama dediğim gibi August konusunda başkalarının ne düşündüğünü okumak güzeldi.
En sevdiğim karakter August'tan sonra sanırım Summer oldu. Onun kısımlarını okuduğum zaman da aslında 'hah, bu da böyle düşünmüş' dedim ama böyle bir durumda ister istemez herkes aynı şeyi düşünür, sanırım.
Olivia August'un ablasıydı. Ona da bir noktada kızdım ama bir anlamda hak verdiğim için kendime de kızdım. Okuyunca anlarsınız.
Gerçekten insanların dış görünüşüyle yargılanması, kibar olmak konusunda sıfır oluşumuz... Bunları okumak bir anlamda üzüyor. Dünyada milyonlarca August var çünkü. Herkes okumalı!

"Bir kitabı kapağına bakarak değerlendirmeyin."
"Bir çocuğu yüzüne bakarak değerlendirmeyin."

Özgün konu ve güzel bir kurgu (%35): 5/5 

Sürekleyici/Akıcı olma (%45): 5/5

Çeviri ve baskı kalitesi (%5) : 5/5 

Orijinal İsim (%10): 5/5

Güzel Kapak (%5): 5/5 

Puan: 5